Neyse... |
Kadın ve erkek eşitti hani? Palavra...
Neden erkek hep çok sevdi, kadın hep hiç sevdi?
Neden erkek hep çok sevdi, kadın hep hiç sevdi?
Eşit olmadık ki biz hiç.
Sevgilerimiz eşit olmadı ki, başlayabilelim eşit olmaya.
Sevgilerimiz eşit olmadı ki, başlayabilelim eşit olmaya.
Neden Aşk üstüne en iyi şiirleri hep erkekler şairler yazdı?
Tahir kadar sevmedi ki Zühre? Ferhat amale, Şirin prenses.
Kays bedevi, Leyla....
Kays bedevi, Leyla....
Kadın hep sevildi, erkek hep sevdi.
Neyse...
Yıllar geçti kimileri geldi kimileri geçti. Gelenler hep gitti .
Kal denmedi, git denmedi. Gelenler hep gitti
Bu gün daha bir dinlenmiş hissediyor yüreğim.
Bu gece ilk kez cesaret edebildim foğraflarına bakmaya.
Bendeki seni öldürmeye.
Bendeki seni öldürmeye.
Aradan bilmem kaç yıl geçmişti oysa.Canım yakar mıydın ilk
gün ki gibi?
Belki bu yüzden ertelemiştim bu güne işte.
gün ki gibi?
Belki bu yüzden ertelemiştim bu güne işte.
Sosyal ağlardan bakmadım haline. Umrumda değil yeni
halin, kimle ne olduğun.
Beynimde en son kalan halinle, O son gün ki halini görmekten korkuyordu yorgun yüreğim.
O halini sevmişti zaten.
Doğruya hiç karşılaşmamıştık tekrar tekrar beni istemediğini
söylediğin o günden beri.
söylediğin o günden beri.
Hani o gün çektiğim elimde kalan tek fotoğrafına.
Söz verdirmiştin ya hani silidirmeye tüm fotoğraflarını?
Birini silememiştim işte.
Elimde kalan son resme bakdım bu gece;
Söz verdirmiştin ya hani silidirmeye tüm fotoğraflarını?
Birini silememiştim işte.
Elimde kalan son resme bakdım bu gece;
Uzun Saçların, hırçın tavırların, kara gözlerin, gamzen...
Sahi hiç beraber fotoğrafımız yoktu seninle, hiç istememiştin ki .
Tamam sevememiştin,belki de sevgim korkutmuştu seni eyvallah, ama hiç mi yakışmamıştık yan yana?
Belkide hatırlanmayalım diye.
Tamam sevememiştin,belki de sevgim korkutmuştu seni eyvallah, ama hiç mi yakışmamıştık yan yana?
Belkide hatırlanmayalım diye.
- Silinsindi izin.
- Sokakta kalsındı hiçliğin,
- Yakılsındı gölgen ,
- Seni yok saysındı dünya….
Dünyam...
Ankara'da bir semtti ismin ve yollarında ben vardım o semtin.
O günden sonra hep uzadı benim yollarım o semtte .
Gece yolar ıssızdı ben yalnızdım; bir ben vardım bir de aklımda sen.
Ankara ayazında ben uzun uzun yürür olmuştum, yolun bitmesinden korkarak yavaş
yavaş. Ne zaman göresim geldi, ne zaman özledim di atıyordum kendimi Ankara
ayazında yollara. Üşümüyordum ki ben , hep beraberdik. Isıtırdı tek gülüşün içimi.
Aşık olmak buydu sanırım.
Hayatta ilk defa eksik kaldığımı hissediyordum.
Issızdım...
Çocukluğumdan beridir ilk defa ağlıyordum. Sen bilmezsin doğuştan göz pınarlarım tıkalıdır benim.
Dolar da gözlerim bir damla atamaz dışarıya.
Tıpkı yüreğim gibi...
Dolar da gözlerim bir damla atamaz dışarıya.
Tıpkı yüreğim gibi...
- Ben hayatta en çok sana kızdımdı,
- Ben hayatta en son seni özledimdi,
- Ben hayatta en çok o gamzeyi sevdimdii.
- Ben hayatta en çok senleyken, sana yenilmiştim.
Yorulmuştum...
Daha fazla yaşayamazdım o şehirde.
Sen ben yokmuş gibi yaşarken , ben kendime işkence ederek yaşıyordum.
Sahi ne kadar çok sevilmiştin.
Hani ilk kez öptüğümde seni; dudaklarını bırakıp da sarılmıştım ya sana.
Sormuştun hani “ O kadar mı çok seviyorsun beni “ diye.
Sen 3 kelimelik, Ben Sokağın tavanı kadar…
Ben sana hiç kızmadım. Ben sevdim, sen sevemedin.
Neden sevmedin beni hiç sorgulamadım.
Aşk sorgulanmadan yaşanırdı çünkü.
Aşk sorgulanmadan yaşanırdı çünkü.
Hiç kızmadım sana nazım geçmezdi çünkü sana.
Kırıldım...
Kendime kızdım en çok “kendinden fazla ne diye seversin” diye.
Çok oldu kendimle savaşmayı bırakalı. Kendimle olan tek bir savaştan mağlup ayrılmadım ben.
Ayrılsam koşarak gelirdim yanına kabul edilmeyeceğini bile bile.
Ayrılsam koşarak gelirdim yanına kabul edilmeyeceğini bile bile.
Sessizlik kaldı artık senden geriye.
Sessizliğimin içinde bir çığlık, karanlıkta cılız bir mum alevi, yüreğin kıytı kösede bir yara izi.
Ben seni ÇOK sevmiştim.
Belki ondan bu kadar yalnızlığımı sevişim.
Bir kere sevdi mi insan; ve kaybedince sevdiceğini; ve sevilen gidince bir kere. Diğer sevilenlerde de mi gider diye korkuyorum sevmeye.
Ne çok istemiştim ayrılırken bir buse kondurup anlına “beni unutma, hoşça kal” demeyi .
Yapamadım, hatırlarsın elbet “Ben yine sarıldım.”
Hoşçakal demek istiyordum. Hoşçakal kocaman bir umut demekti.
Sen hoşça kal ki döndüğümde Seni hoş bulayım diye.
Dönebileyim...
Hoşçakal kısa bir mola, sonu tatlı bir buluşma.
Nede olsa “Hoşcakal” nihavent makamıydı. Bahar kokardı, umut kokardı.
Neyse...
Reviewed by Nazliay
on
Pazartesi, Mart 02, 2015
Rating:
Hiç yorum yok: